Mart 2004'te satın aldığım ve halen kullandığım Portakal ile ilgili sanırım bilgi vermeye gerek yok, otomobile ilgi duyan herkesin az çok Volkswagen ile ilgili bir bilgisi, hatırası, deneyimi vardır.
Mart 2012'de uzun zamandır aklımda olan mühendislik harikası Citroën CX'imi İzmir'den Ankara'ya giderek alıp getirdim. Her ne kadar elimden teknik işler gelse de arabaya yabancıydım ve yolda fazla müdahale edilebilecek şekilde tasarlanmış bir araç olmadığı için yanımda tornavida dahi yoktu. Neyse ki sorunsuz bir şekilde 600KM yolu 6 saat gibi bir sürede pek mola vermeden sorunsuz bir şekilde tamamladık.
Citroen'in 1974'de iflası sonucu tam geliştirilmeden ve planlanan her şeyi üzerinde uygulayamadan piyasaya sürülmesine rağmen 1977'de dönemin ötesinde bir araç üretmişler. Merkezi kilit, elektrikli aynalar, elektrikli camlar, klimalı, hıza duyarlı hidrolik direksiyon, manuel yükseklik ayarı ve yük durumuna göre yüksekliğini kendi ayarlayabilen süspansiyon sistemi, araç sabit vaziyette iken kendi kendini merkezleyebilen direksiyonu vs. özellikleriyle tam bir uzay aracı.
Halk arasında motor çalıştığında yükselen ve 3 tekerlek gidebilen araba olarak da bilinen bu aracın tasarımındaki detaylarda olduğu gibi teknolojisi, mekaniği de tamamen kendine özel. İbresiz mercekli göstergeler, tek kollu direksiyon simidi, havalı yağ seviye göstergesi, vs vs... Bozuk yoldaki konforu aracın sanki su üzerinde gittiği hissini veriyor.